Hazreti Ali-Zaman içinde Zaman

14.05.2015 13:22

Hazreti Ali Efendimiz ve Zaman içinde Zaman 

 

Kitaptan Bir Bölüm; Halef'ten alıntı
".......Hazreti Ali Efendimiz abdest alıyormuş, o sırada Hazreti Fatma 
Anamız (Anaların Anasıda) o esnada Hazreti Ali Efendimizin 
yanında ekmek yapmak için hamur hazırlıyormuş. Hazreti Ali 
Efendimiz o esnada kendi iç aleminde bir zamana gidiyor. O zaman 
içerisinde 7 ya da 10 yıl kalıyor. Orada evleniyor, çocukları 
oluyor. Tekrar bu zamana döndüğünde ise hala abdest almaya 
devam ediyor. Böyle zaman türleri de vardır.

Hazreti Ali Efendimiz dışında birkaç tane büyüğümüzünde yaşadığı 
buna benzer halleri vardır. Bir an içerisinde, genişleyen 
ve değişen alemlerinin zamanları, o zamanlarda da hayatlar yaşamaları 
var. Zaman sandığınız gibi öyle günlerle, haftalarla ve 
aylarla biten bir şey değildir. O bizim yaşadığımız Dünya üzerinde 
mecburi oluşan bir zamandır. Zamanın emrine verildiği 
insan dilerse bu mecburi oluşan sanal zamanı kendi emrine ve 
kontrolü altına alabilir. O zamanı isterse de durdurabilir. Yine 
bu hallerle ilgili geçmişte yaşayan büyük zatlarımızdan Şahı 
Nakşibendi Hazretleri ile ilgili anlatılan bir rivayeti sizlerle paylaşalım:

Şahı Nakşibendî Hazretleri yanına aldığı bir talebesiyle birlikte 
bir yerden bir yere seyahat ediyor. Yolları uzun ve ıssız. O dönemde 
vahşi hayvanlar çok fazla, bir de dağları yolları mesken 
tutmuş eşkiyalar var. Dolayısıyla hava kararmadan gidecekleri 
yere ulaşmaları lazım. Fakat yolculuğun bir kısmını katettikten 
sonra talebesi bakıyor ki hava kararmadan oraya ulaşmaları 
mümkün değil. Talebesini bir korku sarıyor. Talebesinin bu haline 
vakıf olan Şahı Nakşıbendi Hazretleri diyor ki; ” Korkma 
biz ulaşmamız gereken yere varmadan güneş batmaz”. Bu olay 
vuku buluyor ikindiden sonra güneş asılı kalıyor. Varmaları gereken 
yere vardıklarında ortalık zifiri karanlık oluyor. İşte bu da 
zamana hükmetme yeteneğidir. 
Günümüzde de Şahı Nakşıbendi Hazretlerinin izinden gittiklerini 
söyleyen Tasavvuf ocakları var. Onlar kendilerine tarikat ya 
da cemaat diyorlar. Bu mübarek zatın izinden gittiklerine göre 
acaba bu halleri şeyhlerinden ya da o cemaatin talebelerinden 
günümüzde yaşayanlar var mıdır? Bunun da düşünülmesi lazım. 
İşte Allahü Teâlâ kendisine halife seçtiği kulllarına bu mübarek 
zatta olduğu gibi üstün yetenekler vermektedir. 
Aslında insanların geneli Halife adayıdır. Fakat önce insan 
adaylığından insan makamına, oradan da İnsan-ı Kâmil makamına 
yükselirler ki işte o zaman gerçek manada ermiş insan 
olurlar. Bu hale geçen insan için Allahü Teâlâ zamana emir verir, 
der ki; “Git ve o kulumun emrine gir”. İşte o makama çıkan kişi de 
zamanı emri altına alıp Allahü Teâlâ’nın izniyle kullanır.

Yine bu yüzyılda yaşamış gerçek manada Tasavvuf Ehli olan 
bir büyüğümüz (Allahü Teâlâ Rahmet eylesin) mısrasında diyor 
ki; “Elhamdülillah Sahabeyi Saadattan olduk”. Bu mısralardan şu 
mana çıkıyor. Bu mübarek zat da zamanı emrine almış, o zamanın 
içerisinde gezmiş ve yaşamıştır. 
Sözlerine dikkat ederseniz diyor ki; “Sahabeyi saadattan olduk”. 
Yani bu zat zamanın gerisine giderek, Hazreti Peygamber Efendimizin 
(s.a.v.) dizinin dibinde sohbetini dinlemiş, onun o gül 
cemalini seyretmiştir. 
Kitabımızın önceki bölümlerinde Hazreti Peygamber Efendimizi 
(s.a.v.) ziyaret eden kişilerle ilgili sahabelerin rivayetlerini sizlere 
anlatmış, Hazreti Peygamber Efendimizin de (s.a.v.) zamanın 
ilerisine ve gerisine giden halleri olduğundan bahsetmiştik. 
O’nun ilmen varisleri de bu halleri yaşarlar......."